77.KOKU

       
                  
                       
           Büyük şehirler içinde yaşayanlara onu terketmek için çok sayıda neden sunuyor.

           Yanyana duran erkek ve kız hayal edelim. Erkek çilek kokusu sürmüşse, kızda çileği çok seviyorsa, kız, hemen ondan etkilenecektir. Kendine kendi kokun hoşuma gitti diyecektir. Bu beyinde öyle bir izlenim uyandırır ki; gidip bakayım dersim. Parfüm; resmi ,müziği, edebiyatı ve modernizmin bütün sanat eserlerini içine alan bir sanat olarak görülüyor. Buda olağa üstü birşey.

           Modernizmin bütün ilkelerine uyuyor. Buda eskiyi tamamen yerle bir ediyor. Eski alışkanlıkları yıkıyor. Cesurca ki; modernizm de bu demek. Gelenekselliği korumak ama yeniye dönüştürmek. Soyut dışavurumuna en iyi örnek. Parfüm, soyut dışavurumun olağan üstü bir sanayileşme modelidir.


              Birşeye bakarken hammadesiyle, bileşenleriyle nasıl yapıldığı ile igilenirsiniz. Sonuçta bu tür analizler sanat eserleri içinde yapılır ve bir sanat eserinin ortaya çıkışını izlemek harika birşeydir.

            Parfüm fotoğrafçılıkla aynı zamanda doğdu ve fotoğrafçılık geçtiğimiz 47 yıl içinde, yeni sanat olarak kabul görmeye başladı. Gerçek bir savaştı bu. 

             Sanattır diyenlerle, değildir, diyenler arasında bir savaş verildi ve sonunda sanat olduğu kabul edildi. Şimdi aynı savaş parfüm içinde başladı. Oda önemli bir sanat aracı olarak kabul edilecek mi?
         
           Bir kadın eline biberiye alıyor elinde eziyor  Bu geri dönen ilk koku aynı zamanda kendi kendine dönen ilk koku. Kokusunu aldım bütün gece parmaklarında bu kokuyu kokladı. Başlangıçta geri dönen koku buydu ama daha sonra yavaş yavaş tek tek dönmeye başladığını gördü. Neden her defasında sadece birtek koku ve sadece belli kokular geri döndü. Bunu ne bilim insanları nede doktorlar açıklayabiliyor. Ama tek tek geri dönen bu kokular geçmişimle ve anılarıyla ilgili olanlardı. Başta çoğunlukla güzel olanlar döndü. Onun için o konularla beraber anılarınında dönmesi çok sevinmişti.

             Bir anne ve kız bir restoranda gece yemek yiyorlardı. Kızın gözleri görmüyordu. Ama oraya kadar gelmişti. Çok şanslı olduğunu düşünüyordu ve yaşadığı deneyimi coşkuyla anlatıyordu. Bu kızın heyecanla geçtiği yoldan bizlerde geçiyoruz. Ama o yolu göremiyordu. Yinede son derece şanslıydı, çünki o yolu zihninin ve bedeninin içine almayı başarmıştı. Kokusunu burnuna çekerek, hissederek, işiterek. Ama en önemli duyudan yoksundu görme duyusu. Yolu koklyarak geçmişti. Yolun kenarındaki çiçeklerin toprağın, çevredeki herşeyin kokusunu alabilmişti. Ve bu oldukça önemli birşeydi. Çok önemli.

             Bizi hayvanlardan ayıran nedir?

             Bizi hayvanlardan ayıran şey; Belli bir dönemde sevdiğimiz birini kaybettiğimiz zaman, biz insanlar ölümden sonra hayat olduğuna inanma sürecini gösteririz. Öbür dünyada daha fazlasının olduğunu düşünürüz. Ve öbür dünya ile iletişim kurmak için bugün bile herhangi bir tapınakta buna ihtiyaç duyulmakta. Kilise, havra veya budist tapınaklarında bugün bile kokular kullanılmakta. Parfümün, öteki dünya ile iletişim kurmak için gerekli olduğuna inananlar var. Hıristiyanlıkta perfum, dünyanın içinden sevdikleri kişinin ruhu o son anda yükselirkenki tütsüdür. Sevdikleri kişi onları terk ederkenki tütsüdür. Bu insanlar için çok önemlidir. Bizi ayıran şey işte bu. Peki parfüm derken ne tür bir koku. Gizemli bir şeyin kokusu...

Yorumlar