34.YEMEK VE KITLIK

     

 Altın oranı artık herkes biliyor. Altın  oranlardan biri de kadın belindedir. kadın beli altın orana sahiptir. Kolanın şişesi kadın beli gibi üretilmiştir. Kolayı tuttuğunuzda daha sağlamdır. Kadın beli gibi. Bu sadece bir örnekti daha da fazlası var. İnsanları subliminal mesajlarla robotlaştırmaya çalışıyorlar. İnsanları bloke ediyorlar, kilitliyorlar.
     
      Toplum mühendisliği bilinç altına girmekle olur. Yıllar önce,  yaklaşık 15 yıl önce reklamlar çok ilgimi çekmişti. Dev gibi budolaplarının içinden çıkan tepsi tepsi börekler baklavalar. Dev tencerelerde pişen onlarca yemek ve yiyecek. İnanaların işyah ve açlık dugularıni tahrik edip;  hemen ardından diyet gevrekleri veya çikolatalar. İnsanları daha fazla yemeye teşvik ederken daha zayıf görünmek için yine aynı yolu kullanıyorlar.

        Zaafları olan fakirlikten yeni yeni çıkan bir toplumu aklıyla bundan daha kolay oynanamazdı herhalde. Yani her ikiside aynı kişinin yada kişilerin elinden çıkıyor olmalı. Ardarda yayınlanan bu reklamlar, bana çok şaşırtıcı gelmişti. Araya başla reklam alınmadan yayınlanması çok şaşırtıcıydı. Kimse  farketmedi. Ve sonraki dönemlerde tüm bu reklamlar insanla üzerinde etki etti ve fazlasıyla gördüğüm, kıtlıktan çıkmış yada kıtlığa giriyormuş gibi çılgınca alışveriş yapan insanlar türedi.
       Bu reklamların müzikleri çok rahatsız edici olduğu için beni rahatsız edip dikkatimi çekmişti. Tabiki  bu benim için geçerliydi. Birçok kişi reklam gürültüsünden rahatsız olmuyor. Aynı gürültü haberlerde de var. Çok rahatsız edici bir gürültü var.

      Tüm bu reklamlar ve bilinç altına yavaş yavaş işlenmiş sözler; sanki kıtlık yakınmış ve evin içini erzak doldurmaya çalışan, büyük bir felaket geliyormuş gibi davranan insanların türemesine yok açtı. Sanırım yeni bir türeyiş destanı yazıldı. Tabi buna destan denir mi? Yıllardır gördüğüm 3- 4 market arabası dolduran kişiler ne yiyor nasıl yiyor. Merak ediyorum. Aslında etmiyorum. Yerken ve sonraki topyekün zamanını düşününce oldukça mide bulandırıcı görünüyor. Etmiyorum! merak. Durup oturup o kadar şeyi yemek lazım. Eski romadaki gibi yiyip yiyip kusmak lazım. Kusmuyorlar belki ama yinede düşünmemek lazım. Bunun birde lavabo kısmı var ne kadar çok yerseniz lavaboya çalışırsınız. Düşünülmeden yenen yemek insanın lavabo mesaisini artırmak kilo aldırmak ve diğer hastalıklara yol açmaktan başka bir karı yok.

       Yiyeceklerin tükeneceği gibi bir düşünce ve algı ile yemek yeniyor. Son yiyeceklermiş ve kimseye kaptırmamak gerekiyormuş gibi. Bir yandan rejim yapmaya çalışıp bir yandan kimseye kaptırmamak handikapı. Bu iki düşünce arasında kalmak oldukça ironik. İşin içinde olup, çıkış arayanlar içinse bir hayli trajik.

       Alışveriş yapan yada bir başkası kapacak ve yiyecekler tükenecekmiş gibi yemek yiyen insanlar görüyorum. Adeta bloke edilmiş gibi insanlar bu statik hareketleri yapmaktan kendilerini alıkoyamıyor, frenleyemiyor ve düşünemiyor. Manyetik bir alan varmış ve herkes ondan etkilenmiş gibi aynı hareketleri düzenli yapıyorlar. Obsesif bir davranışla; herkes bir prototipin kopyası gibi hareket ediyor. Bu tıpkı, bilimkurgu filmlerindeki tek noktaya bakan, manyetik kontrol altındaki insanlar gibi.
       Bu kontrolün dışına çıkılırsa insanları zayıflatmaya çalışan, sözümona "iyi yürekli!?¿¡" koca bir endüstri zarar görebilir. 
      Hep söylüyorum. Bir kere daha hatırlatmakta fayda var. Kilo vermek istiyorsanız. Bencillikten kurtulup, aç insanları düşünün derim. 
     

Yorumlar